Son dönemde gayrimenkul piyasasında konut satışlarında belirgin bir artış yaşanırken, sektörün arkasında yatan ekonomik dinamikler yatırımcılar ve alıcılar için karmaşık bir tablo çiziyor. Artan konut satış rakamları yüzeyde olumlu bir trend olarak görünse de, reel kayıp ve faiz etkisinin altını çizen uzmanlar, bu artışın sürdürülebilir olmadığını ve uzun vadede ciddi finansal riskler oluşturabileceğini belirtiyor.
Ekonomistler, konut piyasasındaki artışın, yüksek enflasyon ve değişken faiz oranlarının etkisiyle reel alım gücünde önemli bir düşüşe neden olduğunu ifade ediyor. Satış rakamları yükselirken, konutların nominal değeri artmış olsa da, artan enflasyon oranları ve faiz maliyetleri, yatırımcıların ve ev sahibi olmak isteyen bireylerin gerçek kazançlarını erozyona uğratıyor. Bu durum, özellikle uzun vadeli konut yatırımı yapanlar için “gerçek” getirilerin beklenenden oldukça düşük kalmasına yol açıyor.
Banka ve finans kuruluşlarından gelen veriler, konut kredilerinde uygulanan faiz oranlarındaki artışın, potansiyel alıcılar arasında krediye olan talebi olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Yüksek faiz oranları, konut kredisi kullanarak ev sahibi olmayı planlayanların aylık ödeme yükünü artırırken, bu durum ev fiyatlarının şişmesine rağmen geri dönüş süresinin uzamasına neden oluyor. Böylece, piyasada gözlemlenen satış artışı, aslında yüksek kredi maliyetleri nedeniyle “nominal” olarak kalıyor; alıcıların gerçek kazançları ise, faiz ve enflasyonun etkisiyle düşüyor.
Sektörde faaliyet gösteren gayrimenkul danışmanları, “Satış rakamlarının artması, pazarın canlandığını gösterse de, alıcıların harcadığı paranın reel değerinde ciddi kayıplar yaşanıyor” diyor. Uzmanlara göre, bu durum hem bireysel yatırımcılar hem de konut sektöründe faaliyet gösteren firmalar için endişe verici bir tablo ortaya koyuyor. Piyasa analizleri, konut fiyatlarının gelecekte de yüksek faiz ortamında stabil kalmasının güçleşeceğini ve yatırımcıların beklenen getirileri sağlamakta zorlanacağını gösteriyor.
Özellikle, ekonomik belirsizliklerin ve uluslararası finans piyasalarındaki dalgalanmaların etkisi altında olan Türkiye’de, konut piyasası hem kısa vadeli alım-satım işlemleri hem de uzun vadeli yatırımlar açısından yeniden değerlendirilmek zorunda kalabilir. Uzmanlar, mevcut koşullar altında alıcıların ve yatırımcıların risk yönetimi stratejilerini gözden geçirmeleri, faiz oranlarındaki artış ve enflasyonist baskılarla başa çıkmak için alternatif finansman yöntemleri aramaları gerektiğini vurguluyor.
Bu gelişmeler, konut satışlarındaki yüzeysel artışın ötesinde, ekonomik ortamın ve para politikalarının gayrimenkul piyasası üzerindeki derin etkilerini gözler önüne seriyor.